Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

ayağını çabuk tutmak

  • 1 ayak

    ayak <- ğı> Fuß m; Tier Pfote f, Huf m; Gestell n, Ständer m; Pfeiler m einer Brücke; Bein n; Maß Fuß (30,5cm); Tempo n, Gangart f; Flussarm m, Zustrom m; Abfluss m (eines Sees); Reim m; Abschnitt m (eines Rennens);
    ayak altında kalmak zertrampelt werden;
    ayak atmak ausschreiten; betreten (-e A);
    ayak ayak üstüne atmak die Beine übereinander schlagen;
    ayak bağı fig Klotz m am Bein;
    ayak basmak allg betreten (-e A); bei seiner Meinung bleiben;
    ayak değiştirmek den Tritt wechseln;
    ayak diremek hartnäckig sein;
    ayak işi Besorgungen f (eines Laufburschen usw);
    ayak tedavisi ambulante Behandlung;
    ayak uydurmak Tritt fassen; sich anpassen (-e D);
    ayağa düşmek herunterkommen;
    -i ayağa kaldırmak jemanden auf die Beine bringen; fig aufrütteln; aufwiegeln;
    ayağa kalkmak aufstehen; Kranker wieder auf die Beine kommen; meutern; (-e) vor jemandem aufstehen;
    -in -e ayağı alışmak einen Ort usw regelmäßig aufsuchen;
    ayağı bağlı gebunden, verheiratet;
    (kendi) ayağıyla gelmek aus eigenem Antrieb kommen;
    ayağına dolaşmak fig auf jemanden zurückfallen; am Vorankommen hindern;
    -in ayağına düşmek jemandem zu Füßen fallen;
    -in ayağına ip takmak jemanden in Misskredit bringen;
    -in ayağına kadar gelmek sich zu jemandem bequemen;
    -in ayağına gelmek fig jemandem in den Schoß fallen;
    -in ayağını çelmek jemandem ein Bein stellen (a fig);
    -den ayağını kesmek keinen Fuß mehr setzen (in A); jemanden abwimmeln;
    ayağını çabuk tutmak schnell machen;
    ayakta auf den Beinen; im Stehen; MED ambulant;
    ayakta durmak (auf den Beinen) stehen;
    ayakta kalmak keinen Sitzplatz bekommen;
    ayakta tedavi MED ambulante Behandlung;
    ayağı uğurlu Glücksbringer m (Person)

    Türkçe-Almanca sözlük > ayak

  • 2 el

    el s
    1. 1) Hand f
    \el \ele Hand in Hand
    \el çırpmak in die Hände klatschen
    bir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellen
    bir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen
    \elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerben
    birini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnen
    bir şeyi \elde tutmak etw besitzen
    \elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben
    \elden çıkmak abhandenkommen
    bir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandeln
    birini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten
    \eli ayağı yatağa bağlı olmak ( fig) o ( fam) ans Bett gefesselt sein
    \eli dar(da) olmak ( fam) knapp bei Kasse sein
    \elim kolum bağlı ( fig) o ( fam) mir sind die Hände gebunden
    \elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür
    \elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen
    \elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    \elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!
    \elinden iyi iş gelmek geschickt sein
    bir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmen
    birinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen können
    bir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein
    \elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händen
    birinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]
    bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw
    \elini ayağını öpeyim ich flehe dich an
    birine \elini uzatmak jdm die Hand reichen
    bir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    birinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Hand
    çek \elini! Hände weg!
    sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand
    \elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbar
    bu \el das liegt auf der Hand
    2) ( güç) Macht f
    \elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    3) ( iskambilde)
    iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben
    2. s
    1) ( yabancı) Fremde(r) f(m)
    \el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    \el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken
    2) ( ülke) Land nt; ( yurt) Heimat f
    3) ( halk) Volk nt
    4) ( reg) ( aşiret) Volksstamm m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > el

См. также в других словарях:

  • el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»